....
9 Temmuz 2013 Salı
Seninle sadece iki etkinlikte karşılaştık. İlk etkinlik dönüşü fazla konuşmamamdan dolayı “ne ketum bir kızsın” dediğinde içimden sana önyargılı ukalâ demiştim. İkinci ve son karşılaşmamız bir iftar etkinliği ve sonrasındaki Kartepe kampındaydı. İyi ki Kerem’i dinleyip o gece kampa kalmışım. Seni biraz daha tanımama sebep olan Kerem ve ölüm haberini bana “Anıl vefat etti, cenazesinin çıkarılmasını bekliyoruz” diye ulaştıran da yine sizin deyiminizle Keke’ydi. Mesajı okuyunca aklıma Kerem ve senle kamp dönüşü yolda söylediklerin geldi “bazen diyorum yaş şöyle yetmişi bulana kadar yaşayayım vs., sonra diyorum oğlum o kadar yaşayıp ne yapacaksın hayat işte dert sıkıntı başka bir şey değil, otuzbeş bana yeter” az önce yaşlanmaktan bahsediyordun ne çabuk vazgeçtin deyince ”bakma seher öyle dediğime ben uzun yaşamam”. Kerem ve arabası o gün senin dilinden çok çekmiş, eğlenceli bir dönüş yolculuğu olmuştu. Kayıp haberinden birkaç gün sonra doğum günümdü ve ilk defa bu günde uykuya dalana kadar birşey istedim ama olmadı. Uyandığımda kardeşime ilk söylediğim şey “Anıl öldü” oldu, bir kaç gün sonra da arama çalışmalarına son verildi. Gerçi her ne kadar yokluğunu kabul etsek te, bir yerden ansızın çıkıp gelecekmişsin gibi bir duygu besliyorum. Bir gün bir şekilde yeniden görüşecez… Kamp dönüşü arabada söylemeye çalıştığın ve her dinlemede bana seni hatırlatan o şarkıyla sana vedâ ediyorum…
“Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan
Nasıl da bağladın beni
Hani bir geldin bir kayboldun…”
Bu hikayene farklı bir son lâzımdı…
Seher Yıldırım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder