Anıl BAKAR

Anıl BAKAR

Rüya gibi

28 Aralık 2012 Cuma




Rüyadan uyanma anlarında fark ediyorum bazı şeyleri. Çok gülerken bir şeylere, seni unutmuş gibi suçlu hissedip kalıyorum öyle. Ama senle de gülerdik katır gibi, at gibi çatlarcasına ya . Bazen öyle gülüyorum yalan yok. Ama aklıma düşüyorsun. Sonra her şey rüya gibi oluyor. Var mıydın yok muydun, gülüyor muyduk gerçekten belli değil gibi. Bana hep böyle oluyor zaten; gerçek miydi yaşananlar yoksa hiç yaşanmamış mıydı? Belirsiz rüya gibi, şu suya düşen hayalimiz gibi işte. Haa, orada, işte tam o anda mutluyduk ona eminim

Özledim

15 Aralık 2012 Cumartesi

Yazıp yazıp sildim defalarca, ne kadar anlatmaya çalışsam da hissettiklerimi yansıtmadılar. … Anca tasvir edebiliyorum sanırım… adını her duyduğumda, telefon rehberinde facebook profilimde , baktığım bir resimde , tırmandığım kayada , gördüğüm dağda yani seni hatırlatan en küçük detayda bir ağırlık çöküyor içime … bunun haricinde ben muhabbet etmeyi çok özledim senle be abi … o kadar zor ki anlatacak bir dünya şey varken susmak zorunda kalmak … sen gittin 3 ay olacak neredeyse sanki yıllar geçmiş gibi hiç öyle bak bi nefeste geçti gitti gibi değil …geriye dönüp baktığımda sizle ilk dikmene çıktığım gün dün gibi ama gidişin değil … bi soru sorabilme hakkım olsa sana cidden bunu sorucam nasıl oluyor bu diye  , bu ağırlık nasıl oluyor diye … yüzlerce cümle kuruyorum sonra bi bakıyorum ana fikir hepsinde aynı … özledim     .- Uğurali-


Bir mola anında..

11 Aralık 2012 Salı

Ne düşünüyorsun bana bakarken ? Ne kadar tatlıydı di mi molada şu termostan içtiğimiz çay.. O eski termos hala duruyor, elinde tuttuğun kapağı yok ama olsun. Zaten bir daha asla o termostan çay içilmeyecek. Şu ıslandığımız yağmur, şu bulandığımız çamur, oturduğumuz o toprak yine olacak oralarda ama, ne yağmur o yağmur ne de çamur o çamur olacak. Ne neşeyle yol alacak ne de  yorgunlukla bakışacağız. Malzeme almak için para biriktirmek te, doğaya gitmek için fırsat kollamak ta yok. Ne her hafta sonu doğaya çıkmak var, ne de dağların hayalini kurmak. Bunlar varsa bile yaşadığımız gibi olmayacak, hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Abin

BİR YAZ GÜNÜ TENİNE VURAN SICAKLIĞIN KALDI..

30 Kasım 2012 Cuma

  •      Daha önce gezdiğin odalarda  geziniyorum, senin dokunduğun eşyalara  dokunuyorum ayraçlarını bile çıkarmadığım  o çok sevdiğin kitaplarını karıştırıyorum  bazen meraklı bir çocuk edasıyla ne okuyordu acaba diye, bazen hiç bilmediğim bir şey  geçiyor elime bir malzeme yada ufacık bir vida saklıyorum  gelirsin de sorarsın diye….Annemin kucağına yatıyorum sevsin diye saçlarımı “kara saçlı oğlumda yatardı”  diyor… .usulca kalkıyorum hissettirmeden, sanki ben yatmazsam kucağına üzülmeyecek,hatırlamayacak her gece dizlerine başını nasıl yasladığını.Gece herkes uyuduğunda “sessizliğin sesi olur mu” diye sormuştun bana o gün geliyor aklıma dinliyorum tek bir ses duymak istiyorum ; “abla ben geldim”
  •          Öncesini ve sonrasını düşünmeden alışılmış bir tören gibi değil farklı bir şekilde veda  etmek istiyorum sana…
  • Ne umut etmek, nede beklemek,öylesine özlemek,öylesine sevmek istiyorum senin gittiğin yerlerde mutlu olduğunu bilmek ,özgür olduğunu bilmek ,hep istediğin gibi yaşadığını bilmek ayakta tutuyor beni… 
  •            SENİ SEVİYORUM .. özlen 

SANMA

16 Kasım 2012 Cuma

İÇİMDE BİR ŞEYLER ACIYOR. HER GÜNÜMÜN YENİ DERDİ, YOKLUĞUNUN ÜSTÜNDE TAKLA ATIYOR. SEVİNİYORLAR SANMA; İÇİMDEKİ ACI ÇOK İYİ “MUTLU“ TAKLİDİ YAPIYOR. KONDOR.2012

Anııııııııııııııııııl

8 Kasım 2012 Perşembe



Yağmurlar yağıyor, ıslanmamak için kapalı alanlardayız hepimiz. Islanıyor musun acaba düşünüyorum. Saçma geliyor bu düşünce çünkü evdesin şu an belki. Kimileri çoktan unuttu, kimileri için sönmez ateşler.. Herkes işine gücüne , derdine düştü. Ben hala inanamıyorum. Bakıyorum şu fotoğraftaki hayaline; burada bir yerlerdesin sanki. İştesin mesela. Akşama Eylül’ü alırken balkonda göreceğim gibi. Hafta sonu ne yapacağımızı konuşacağız gibi. Biraz da kırgın mısın sanki? Haklısın. Hayat böyle işte; konuştuğumuz gibi.. Boş , geçici, vefasız filan..
Bu gece ki rüyamda ilk kez konuştun.
- Nerdesin olm sen ? dedim. Canın sıkkın gibiydi cevap verdin:
- Karanlık burası, gitsen gidilmiyor kalsan olmuyor . Soğuk bir de..
- Gelsene olm nereye gidiyon?.
………………………………………..
Uzaklaştın..

Farklı yerlerde uyanmak çok güzelmiş

11 Ekim 2012 Perşembe

Fethiye – Antalya turuydu. Cennet gibi manzaralar arasında yolculuk. Öyle çok hoşumuza gitmişti ki Sakarya’ya dönmek istememiştik.” Ne vardı aylık 500 lira bir gelirimiz olsa da hep yollarda olsak diyorduk” . 3. gün sabahı Kemer’de uyandığımızda;  ”ulan keke her gün başka yerde uyanmak çok güzelmiş. Hep böyle yollarda olsak ya. iyi ki böyle bir tura çıktık” demiştin. Aklımda hep Zülfü Livaneli’nin şarkısı var:  ” Hoşçakal Kardeşim Deniz”.. ne söylerdik be . Şimdi hep yollardasındır biliyorum ama ben yine bu hayata mahkum. Seni çok özledik lan                -Keke-

Akçay deresinde

Soğucak sivrisi dönüşü Akçay deresinin içinde bir yer. Yine bir kayboluş anı

Gelecek olana...

4 Ekim 2012 Perşembe

1977/ ARALIK ayının son günleri…
Babamın eve her geliş anı belkide bir süpriz demek.Malum yılbaşına ne kalmış ki.Babam cebinden çıkardıklarını duvardaki camlı dolabın gözüne koyuyor. Mutfaktaki annemin yanına gitmesini fırsat        bilen küçük hafiye ben, yanımda ablam destek kuvvetleri eşliğinde, sandalyeyi çekiyor ve dolaba ulaşıyorum.
5 Adet Milli Piyango Bileti. Aslen sıradan bir Yılbaşı adeti. Ama bu seferki sanki farklı.Biletlerin kenarına küçük notlarla alınmış.”Şerif”, “Muliat”, “Özlen”,”Çiğdem” ve “GELECEK OLANA”…….
Yıllar önce seninle ben böyle tanıştık. Ondan sonra ki hafızamdaki en belirgin kare küçük ellerimi açıp senin erkek olman için dua edişimdir.
Sonrası için flim çok hızlı hareket ediyor, seyretmek istemiyorum inan o kadar da güçlü değilim, henüz.
…………………………………..
19.Ağustos.2012. Bakıyorum sev yada sevme tanı yada bilme herkezin elinde bir umut bileti kenarında “gelecek olana” yazıyor, senin için…………………….
Şimdi mi? .Karışmayı çok istediğin doğada rüzgarlara biletimi bırakıyorum, senindir;kenarına “gelecek olana” diye not ettiğim .
Sende kalsın istedim, çünkü;bilemediğim bir zaman içersinde sana doğru “gelecek olan”lardan biriyim. -Çiğdem-

Vedam

7 Eylül 2012 Cuma

Uzun süren sessizlikten sonra:
- Abi kelime-i şehadet getirelim mi?
- Ha ? Hadi gezin bakalım İstanbul’da… Lan? sizin yüzünüz niye kireç gibi ?
- iyi günler abi..
Böyle tanıştık . Şimdi rüzgarda dalgalanan dalgalı kara saçların, gülünce içi gülen gözlerin aklımda. Gittiğinde yazdı şimdi sonbahar oldu. Okullar açıldı, yapraklar dökülmeye başladı, tv de ismin geçti, eve doğalgaz yaptırdık, hiç bir şey olmamış gibi kaç kere işe gittim, alışveriş yaptım, güneş kaç kere doğdu battı filan. Eylül seni sordu; “cennete gitti” dedim, sevindi. “Dedemi görür işte, hem de istediğini yapabilir orada” dedi.
Belki veda edersem geçer diye yazıyorum bunları . “Olm yemekler senden bu sefer ” diyorum.” Enişteee ölüden göt istemee” diyorsun, ” şeker var mı diyorum” , “vay arkadaş yapmadın bi küçük çanta” diyorsun , “sebastiyan! çantayı taşı diyorum” sessizce alıyorsun. Karda düzenli nefes alarak iz açıyorsun, ayak izlerine basıyorum. Mola veriyoruz, etrafa bakarken; ”Buralar da güzelmiş ha enişte ” diyorsun gülümsüyoruz. Anlatıyoruz ordan burdan, ondan şundan, dinliyorsun. Başka şeyler de oluyor; bakışıyor anlaşıyoruz. “nasıl öleceğiz?” diye sorardık birbirimize; kâh “kafamıza kaya düşecek pekmezi akıtacaz, kâh “gaz olucaz” derdin. ” Başıma bir şey gelirse beni orada bırakın” derdin bazen. Bırakmamak için uğraştık ama alamadık doğanın koynundan..
“Ben kimseye etki etmeyeceğim” diyordun ya, dizini balkonun kenarına atıp… Etkiledin işte. Kalabalıkları sevmezdin ama sen gidince ev çok kalabalık oldu. Hayallerinin peşinde koşmana saygı duyanlar, yardımseverliğine, adamlığına sevgi duyanlar  geldi. Baktım onlara kenardan, inanmaz gözlerle dolaşıyorlardı. Hani biri ; “şakaymış , birazdan geliyor” dese kimse itiraz etmezdi. Benim için hala öyle. Telefonum çalacak; ” enişteeee” diyeceksin gibi..
Sen benim sadık ibrikçim, ipin ucundaki emniyetçim, karları katır kutur, yaprakları çıtır çıtır ezdiğim, çayına ortak olduğum, toprakta oturduğum, yağmurda- karda ıslandığım, pedal bastığım, çadırda yattığım, mangalı yaktığım, sokakta yürüdüğüm, dağda tırmandığımdın.
Matrixi çözecez diye onca kafa patlattık ya.. Sanırım şimdi martixi çözdün. Umarım mimar seni iyi karşılar.. Enişten

Şebeklilk ederdik

1 Eylül 2012 Cumartesi





Hemen her hafta sonu gittiğimiz yaylalardan biri olan Davlumbaz yaylasındayız. Çok zaman yaptığımız gibi Ünlü maceracı Dük Albırt ve Don Huan de as Sentenza pozu. 9 ekim 2011 zamanından
 

Çok okunanlar